Çocukları seven bir millet olduğumuz halde ne gariptir ki, bu sevgiyi kitap satırları haline getirmeyi çok geç öğrendik. Onların kafalarını süslemek en son
aklımıza gelen şey oldu. Onlara türlü çeşit oyunlar, horoz şekerleri, fırıldaklar armağan ettik, fakat kitap vermeyi pek azımız düşünebildi...
Çocuklar hayatın, yarınların anlamı. Batı'da çocuk yayınları meselesinin ciddiyetle ve bizden çok çok önce ele alındığını biliyoruz. Çocuklara sağlıklı bir dünya sunmak,
onların yarınki sağlam kişiliklerini hazırlamak, zararlı yayınlarla şiddet örnekleriyle bol bol karşılaştıkları bu çağda elbette önemle üzerinde durulacak bir konu.
1979 Dünya Çocuk Yılı münasebetiyle o tarihlerde ülkemizde ardarda yayımlanan maksatlı, ideolojik çocuk kitapları vitrinleri doldurmaya başlamıştı. Böylelikle yabancı
ideolojiler erkenden küçük yaştaki çocuklara aşılanmış olacaklardı. Oysa çocuklar o ince narin filizler, yaratılışlarının çocukluklarının dışında birşeylere zorlanmaya
dayanamazlardı. Bu kitaplar en başta çocuklara karanlık bir dünyanın, yani karamsarlığın kapısını açıyordu. Bunun yanında çocuğun hayal gücünü de budayıp atma gayreti
içindeydiler.
Piyasada bir sürü bu tarzda yazılmış kitap vardı. O aralar bu konuda bazı yazılar yazmıştım. Hiç unutmuyorum, bir defasında konunun ciddiyetini kavramış bir babadan
mektup aldım. Madem ki ortalık yıkıcı yayınlarla doluydu, benden oğluna yararlı olabilecek çocuk kitaplarının listesini istiyordu. Hem de değişik 15-20 yazarın herbirinden
hikaye, roman, masal türlerinde beşer onar kitap adı yazmamı rica ediyordu. Nerde o yazarlar? Nerde o eserler? Heyhat..
Bu satırlar, aldığım mektupların içinde cevap verilmesi en zor olanıydı. Çünkü ne okuyucunun düşündüğü kadar çocuk kitabı yazarı vardı ne de eser. Çocuk edebiyatı sahası daha
tam olarak belirmiş değildi.
Sadettin Kaplan'ı okuyucular aynı zamanda şiirlerinden ve romanlarından tanıyorlar. Kaplan, çocuk edebiyatı dalında da yeteneğini göstererek, ardarda kitaplar
yazıyor. Bunlardan bazıları Alioğlu Yayınevi tarafından yayımlandı. "Sihirsiz Kaval", "Kafesteki Çiçek", "Ninemin Beşiği", "Cennet Çocukları", "Altın Çocuklar" gibi...
Bu kitapları masamda görünce 10 yıl önce "Çocuğuma ne okutturayım?" diye içi yanarak mektup yazan babayı hatırladım.
Aynı endişeyi taşıyan ailelere "İşte size bir sürü çocuk kitabı. Artık düşünmeyin ve üzülmeyin.." diyebilirim.