Kitap; yazar, okuyucu ve yayıncı üçgeninde açan bir çiçektir.
Bunlardan birinin eksikliği, bu çiçeği açmadan soldurur...
Yazar, her zaman okurlarından bir adım ileride olmak, onların gözünden kaçanları da yakalamak ve güzelin en güzelini, iyinin en iyisini bulmak için sürekli devinen,
sürekli kendini yenileyen; akıl kalemini gönül okkasında mürekkepleyerek yazan kimsedir...
Yazar; kalemini dokundurduğu çirkinlikleri güzelleştiren, olayları sevgi imbiğinden süzen, düşüncelerini önce gönül kâğıdı üzerine yazandır...
Yazar; okuyucusunu iyi tanıyan, onların törelerini, arzularını, söylemek isteyip de söyleyemediklerini bilen biri olmalıdır. Okuyucusunun gönlündeki neva teline sevgi mızrabını vuramayan yazarın kalemi, gözlere dürtülen bir değnekten farksızdır...
Okuyucu; sadece okumak için okumamalıdır. Hele, "Birkaç kitap da benim kütüphanemde olsun" diyerek; kitapları kapak güzelliğine veya raf ölçüsüne göre alan
kimselere okuyucu denebilemez... Para vererek alacağı kitabın, kendisine ne vereceğini düşünmeyen okuyucu, iyi bir okuyucu değildir.
Kitap; bir defa yüzüne göz gezdirilip de bir tarafa atılan ve kapak arasına sıkıştırılmış bir tomar kâğıt değildir... Kitap, her okudukça yeni şeyler söyleyen,
düşüncelerde yeni fikirler uyandıran, okundukça güzelleşen özge bir emek ürünü olmalıdır...
Gelelim yayıncıya...
Biz bütün yayıncılara saygılıyız. Hizmetin en güzellerinden birinin çilesini çekmekteler. Lakin, bize göre bir yayıncı; yazarını da, hitap ettiği okuyucu kesimini de çok iyi
tanımalıdır. Kuru söylemler ve renkli reklamlarla okuyucu bir kez kandırılabilir...
Yayıncı; seçeceği kalem veya kalemlerle, geçmişin en güzel desenlerini günün gergefine geleceğin ışığında nakış nakış işlemelidir... Sunacağı kitapları; kâğıt ve
karton gramajıyla değil, muhteva ve hizmet terazisinde tartmalıdır. Biz, öyle yaptığımızı sanıyoruz...
Sevgili okuyucu... Bu bir iddiadır. Söyleme bakmayınız.
Alıp inceleyiniz, okuyunuz, sonra da kararınızı veriniz.
Ne kaybınız olur?
Saygılarımızla...